Reflü Nedir?
Pek çok insanda yemekten sonra hazımsızlık, ekşime ve yemek
borusunda yanma yakınmaları mevcuttur. Bu rahatsız edici durum yemek borusuna
ve hatta ağıza kadar gelen yemek ve mide asidi ile belirgindir. Bu durum bazı
kişilerde geçici olup, belli bir sürede ortadan kalkar. Ancak bazı kişilerde de
oldukça rahatsız edici, sık sık oluşan ve oldukça ağrılı bir hastalık halini
alır. Bu hastalığı "Gastroözofageal reflü" olarak
adlandırıldı. Toplumda oldukça sık oranda (%15-20) gözlenen bir hastalıktır.
Kadınlarda daha sık gözlenmesine karşın ciddi yemek borusu hasarı erkeklerde
daha sık gözlenir. Yaşlılarda ve çocuklarda oldukça ciddi durumlar
oluşturabilir.
Reflünün Belirtileri Nelerdir?
En sık belirtisi göğüste yanma "heartburn" dır.
Bazı insanlar bu yanmayı midesinde, boyunda, omuzlarda ya da hatta sırtta ve
kolda dahi hissedebilir. Kalp ağrısından bazen ayırt edilemez. Genellikle bu
nedenle doktora başvururlar.
Göğüs ağrısı nedeniyle Koroner anjio yapılıp negatif bulunan
% 50 hastada reflü özofajit saptanmıştır. Özofajitte ağrı
sıklıkla akut başlangıçlı ve saatlerce sürer, uykudan uyandırır, antiasit ve
yiyeceklerle hafifler, gıda ve öğünlerle ilişkilidir, sırt üstü yatma ve öne
eğilmede hissedilir, % 50 olguda pyrozis, regürjitasyon ve disfaji gibi
semptomlara eşlik eder, eforla ilişkisizdir, sıklıkla sternum altında yada sırt
bölgesinde hissedilir, yayılım göstermez.
Ağrıya ilaveten ağıza ekşi su gelmesi
"regürjitasyon" diğer sık rastlanan belirtidir. Boğazda ve ağızda
kötü bir tat bırakır, genellikle yemek sonrası nadiren yemek sırasında oluşur.
Semptomlar sıklıkla yatarken ve uyurken meydana gelir. Karında şişkinlik,
geğirti, hıçkırık, gıcık hissi, kronik öksürük, ağız kokusu, ses kısıklığı, ses
tellerinde nodül ve astım nöbetleri diğer belirtileridir.
Reflünün Tedavisi Nasıldır?
Reflü hastalığı günümüzde tanısı konduktan sonra önleminin
alınması ve tedavisi mümkün bir hastalıktır. Yemek ile birlikte midede öğütücü
işlem amacı ile asit salgılanması başlar. Yemek bitiminde bu salgılanan asidin
bir kısmı mideden taşarak yemek borusunu tahriş eder. İşte bu geriye
taşmaya Reflü adını veriyoruz. Reflü olan asit, yemek
borusunda geçici ve kalıcı hasarlar oluşturabilir. Bu tahriş neticesinde oluşan
ağrıya da "heartburn", yemek borusunda oluşan hasarada
"Özofajit" tanımlarını kullanıyoruz.
Mide yüzeyi aside alışık ve asidin tahrip eden etkisini
ortadan kaldıracak mekanizmalara sahiptir. Ancak yemek borusunda aside karşı bu
tür koruyucu etkili mekanizmalar bulunmaz. Normalde mide ile yemek borusu
arasında "alt özofagus sfinkter" dediğimiz bir kapı görevini üstlenen
mekanizma mevcuttur. Bu kapı yutulan lokmaların yemek borusundan mideye
geçisine izin verir ancak mide içeriğinin geri kaçmasını önleyecek mekanizma
ile çalışır. Bu kapıdaki gevşemeler ya da bozukluklar (mide fıtığı-hiatal
herni)reflü hastalığının oluşmasının nedenleridir.
Mide içindeki basıncın arttığı durumlarda (çok yemek
yenmesi, yemek sonrası yatılması,vs) reflü sıklığı daha fazladır.
Hangi Hastalarda Ameliyat Gereklidir?
• Yaş (hasta ne kadar genç ise cerrahi o kadar
önceliklidir).
• Yakınmaların şiddeti, sıklığı, tipi
• Yemek borusundaki hasarın şiddeti
• İlaç tedavisine rağmen hastalığın tekrarlama hızı
• Reflü ile birlikte mide fıtığının (Hiatal Herni) mevcut
olması durumunda hastanın tedavisi ameliyat ile sağlanır.
Ameliyat ile Neler Düzeltilir?
Günümüzde laparoskopik ameliyatların hastaya sağladığı daha
az ağrı, daha kısa sürede iyileşme avantajlarından reflü hastalığının
tedavisinde de yararlanmaktayız.
Bozulmuş olan alt özofagus sfinkterinin bir diğer anlamda
mide ile yemek borusu arasındaki kapının yeniden oluşturulması ve mide
içeriğinin yemek borusuna kaçısının önlenmesi amacını güden laparoskopik
fundoplikasyon ameliyatları tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır.
Ameliyat son teknik gelişimlerden yararlanılarak uygulanan laparoskopik bir
işlemdir. Yaklaşık 1-1,5 saat süren, hastanın ertesi gün ağızdan beslenmeye
başlayıp aynı gün ya da ertesi gün evine gönderilebildiği ve 7 gün içinde de
işbaşı yapabildiği bir işlemdir. Laparoskopik ameliyatların tüm avantajlarından
(daha az ağrı, daha kısa yatış süresi ve ameliyat sonrası riskinin olmaması
gibi) yararlanılır.
Böylece yıllarca ve her gün ilaç alımının ortadan kalkışı,
yemek borusundaki iltihabi olayların gerilemesi ve bunlara bağlı kanser
risklerinin ortadan kalkması ile hastanın daha kaliteli bir yaşama kavuşması
sağlanır. Deneyimli cerrahların uyguladığı bu laparoskopik fundoplikasyon
işlemlerinin yan etkisi minimal düzeyde olup, başarı yüzdesi %95-100
arasındadır.
Gastroenterelog ve cerrahların birlikte değerlendirilmesi
sonucunda uygun hasta seçimi ile önerilen bir ameliyat şeklidir.
Reflünün (GÖR hastalının) belirtileri nelerdir?
GÖR'ün en önemli belirtisi göğüste yukarıya doğru yayılan
yanmadır. Yanma midede, boğazda veya boyunda hissedilebilir. Özellikle alkol,
turşu, çikolata, ekşi, acı ve baharatlı yiyecekler yanmayı şiddetlendiren
besinlerin başında gelmektedir. Diğer önemli belirti ise bulantı olmaksızın,
mide sıvısının istem dışı ağza gelmesidir. Bu özelliği ile kusmadan ayırt
edilir.
Haftada bir veya daha sık, göğüste boğaza doğru yükselen bir
yanma, ağza acı-ekşi su gelmesi hastalığın tanısı için yeterlidir. Saydığımız
bu iki önemli belirtinin dışında, reflü'nün başka organları tahrişinden dolayı
ortaya çıkan belirtiler de GÖR hastalığının tanınmasında önemlidir.
Geçmeyen gıcık öksürüğü
Ses kısıklığı
Ses tellerinde polip veya nodül
Tedavi edilemeyen larenjit ve farenjit gibi boğaz
enfeksiyonları
Boğazda dolgunluk hissi
Sık sık boğaz temizleme ihtiyacı
Tedaviye iyi yanıt vermeyen astım
Tekrarlayan zatürre
Uykuda kısa süreli soluk durmalarında altta yatan hastalık
olarak reflüden şüphe edilmelidir.
Sürekli boğaz temizleme ihtiyacı, ses kısılması, sık sık
farenjit veya larenjit sorunu olan kişilerin çoğunda esas neden reflüdür. Yine
müzmin öksürüğü olanların yarısında reflü hastalığı olduğu ortaya konmuştur.
Hatta yıllarca öksürüp bir tanı konmadan doktor doktor gezen hastalar vardır.
Astım ile reflü birlikte ise biri diğerini kötüleştirir. Reflüden şüphelenilen
hastaların bazısında ise kalp ağrısından ayrılması imkansız göğüs ağrısı
meydana gelir. Böyle durumlarda öncelikle kalp tetkiki yapıldıktan sonra
reflüden şüphelenmek en doğru yoldur.
Yutma güçlüğü, ağrılı yutma, mide kanaması veya kilo kaybı
reflünün bulguları olabildiği gibi tamamen farklı bir hastalığa da işaret
edebilen durumlardır. Çocuklarda reflü hastalığı, basit kusmalar şeklindedir
ancak özellikle süt çocuğu döneminde "ani çocuk ölümü" sendromu
sorumlusu olabilmektedir. Çocukluk döneminde duruş bozukluğu, büyüme gelişme
geriliği, kansızlık, zatürre atakları, solunum yolu hastalıkları, yeni doğanda
boğulma atakları da GÖR'ün başvuru nedenleri arasındadır. Çocukluk çağı
astımının üçte birinin altında reflü yatmaktadır.
Reflünün Yol Açtığı Hastalıklar Nelerdir?
Çocuklarda büyüme-gelişme geriliğine
Akciğere mide sıvısı kaçmasına bağlı zatürreye,
Larenjit, farenjit, bronşit, astım gibi solunum yolu
hastalıklarına,
Yemek borusu iltihabına (özofajit),
Peptik darlığa (midenin bir kısmının daralması),
Sindirim kanalı kanamalarına,
Anemiye,
Yemek borusu kanserine zemin hazırlayan Barrett hastalığına
Kansere yol açabilir.
Reflü Tedavisi
İlaç tedavisi ve cerrahi tedavi olmak üzere iki yöntem
vardır. Reflü tedavisinde altta organik bir neden yoksa hastaya asit oluşumunu
engelleyici ilaçlar ve mevcut asidi nötralize edici ilaçlar verilir. Cerrahi
tedavide ameliyatla mide ile yemek borusu arasındaki büzgeç kas
kuvvetlendirilir Genelde mide fıtığı varsa bazende ilaç tedavisinden sonuç
alınamadığında başvurulur. Uzun süre ilaç kullanmak istemeyen hastalarda ise
eğer cerrahi tedavi uygunsa ve hasta da istiyorsa uygulanabilir. Hasta cerrahi
tedavinin yan etkileri ve komplikasyonlar hakkında mutlaka bilgilendirilmelidir.
Reflü hastalığı, kronik bir hastalıktır zaman zaman
şikayetler artabilir, azalabilir, kaybolabilir ve tekrarlayabilir. Bu nedenle
reflüyü önlemek için hastanın uyması gereken kurallar vardır.
Reflüyü Önlemenin Yolları
- Yüksek
yastıkta yatın (Yatarken vucudun üst kısmı ve baş yüksekte olmalıdır).
- Fazla
miktarda yemekten kaçının (Fazla yemek mide basıncını artırır ve reflü
olasılığı artar).
- Az
miktarda sık ve düzenli yemek yiyin.
- Yiyecekleri
yavaş yiyip, iyi çiğneyin.
- Yağı
azaltın (Kızartmalar, fast food yiyecekler ve margarinden kaçının. Aşırı
yağlı yiyeceklerin midede kalma süresi de yüksektir ve daha fazla mide
asidi salınmaktadır).
- Çikolatadan
kaçının (Çikolatada bulunan metilksantin denen madde yemek borusundaki
kasları gevşeterek sinkterde gevşemeye yol açar).
- Kahveden
kaçının çayı az tüketin (Kafeinli veya kafensiz kahve reflü olasılığını
artırır).
- Yemek
borusunu irite eden maddelerden kaçının.
- Alkol,
kola, gazoz gibi asitli içecekler, konserve meyve suları, içmeyin.
- Çok
baharatlı yiyeceklerden, turşu ve sirkeden kaçının (Baharatlar reflünün
şiddetini arttırarak midede yanmayı arttırabilir. Bu nedenle baharatlı
hazır gıdaları sınırlandırıp yemeklerinize daha az baharat kullanınız.
- Yemekten
sonra hemen yatmayın en az 1 saat oturun.
- İçkilerden
kaçının (Alkol mide asidini artırmaktadır).
- Sigara
ve diğer tütün ürünlerinden sakının (Nikotin yemek borusunun alt
kısmındaki büzgeci gevşetmektedir).
- Kilo
almayın (Şişmanlık reflü şikayetlerini artırmaktadır).
- Stresten
mümkün olduğunca uzak durmaya çalışın.
- Sıvı
tüketimi mide basıncını arttırdığı için yemeklerde değil, öğün aralarında
alın.
- Özellikle
öğünden sonra dar giysiler giymeyip daha rahat giysiler giymeye çalışın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder